New York’ta Hücre Cezası Kısıtlandı

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Böylece New York, hapishanelerde tecriti “işkence” olarak kabul eden Birleşmiş Milletler’in Nelson Mandela Kuralları’na uyum gösteren ilk eyalet oldu.

ABD hapishanelerinde hücre cezası birçok eyalette zaman sınırı olmaksızın uygulanıyor.

Bu durum, mahkumların tek kişilik hücrelerde sosyal imkanları sıfırlanarak ya da çoğu zaman yalnızca diğer hücrelerdeki mahkumların ıstıraplarına maruz kalarak uzun süreler geçirmesine neden olabiliyor.

İki çocuk annesi Candie Hailey, bunu deneyimleyen mahkumlardan birisiydi.

2012’de, ABD’nin en acımasız hapishanelerinden biri olarak bilinen New York’taki Rikers Adası Cezaevi’ne gönderildi. Cinayet teşebbüsüyle suçlanıyordu. Dava daha sonra düşürüldü.

Hapishanede geçirdiği günleri anlatan Hailey, yaşadıklarını “cehenneme” benzetiyor ve “Hücre, 24 saat boyunca asansörde kalmak gibiydi” diyor.

Rikers hapishanesinde gardiyanlar tarafından kurallara uymamakla suçlandı ve üç yıl boyunca tecritte tutuldu.

Bileklerinde ciddi yaralar bulunan Hailey, intihara eğilim gösterdi. “Tek düşündüğünüz şey intihar etmek oluyor. Bunun için ilaç içtim, bileklerimi kestim” diyor.

MAHKUMLAR ÜZERİNDE CİDDİ PSİKOLOJİK BASKI

ABD’de Covid-19 salgını öncesinde 60 bini aşkın mahkum tecritte tutuluyordu. Ancak bu sayı, cezaevlerinde Covid önlemi olarak hücrelerin daha çok kullanılmasıyla arttı.
Tek kişilik hücreler, “en tehlikeli” mahkumları diğerlerinden ayırmak ve savunmasız mahkumların güvenliğini sağlamak gerekçesiyle, geçici olmak kaydıyla tasarlandı.

Ancak ABD’de hücreler çok daha geniş bir kullanıma sahip.

Basit kural ihlalleri yapan mahkumlar bile hücre cezasına çarptırılabiliyor. Bunlardan bazıları, akıl hastalığına sahip kişiler de olabiliyor.

ABD’de hücre cezası uygulaması, 1890’larda tehlikeli bir uygulama olarak kınanmıştı. Ancak 1983 yılında Illinois’te mahkumların iki gardiyanı öldürmesinin ardından yaygın şekilde uygulanmaya başlandı.

New York hapishane sisteminin eski sağlık uzmanı Homer Venters, yıllar içinde on binlerce kişinin hücre cezasına çarptırıldığını anlatıyor.

Oysa hücre pratiğinin mahkumlar üzerinde ciddi psikolojik baskı yarattığı tıbbi olarak kanıtlanmış durumda.

Venters, “Kısa sürede görsel ve işitsel halüsinasyon geliştiren hastalarım oldu” diyor: “Başkalarıyla konuşmak, insanlarla etkileşime geçmek, saatin kaç olduğunu bilmek gibi temel insani ihtiyaçların tümünün ortadan kaldırılmış olması, buna neden oluyor.”

İNTİHAR DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR

Cinayetten hapis cezası çeken Billy Blake, New York’un kuzeyindeki bir hapishanede 34 yıl boyunca küçük bir hücrede tecritte kaldı. Mahkumların sık sık dışkılarını fırlattığını, kapıları vurduğunu ve gece boyunca çığlık attıklarını anlatıyor.

Aklını kaçırmamak için kendisini zorladığını söyleyen Blake, “Akıl sağlığını yitirmiş, sürekli ileri geri sallanan insanlar gördüm. Bunu kendim de yapmaya başladığımı fark ettim. Dışkıyla ya da yerdeki idrarla oynuyorlardı. Orada durdum ve bunun beni de esir almasını engelledim” diyor.

ABD’de bir mahkumun tecritte tutulmasına ve bunun süresine mahkemeler değil cezaevi yönetimi karar veriyor.

Birçok durumda bu karar, mahkumların akıl sağlığını ya da hayatta kalıp kalmayacaklarını belirleme gücüne sahip.

Araştırmalar, hücrede tutulan mahkumların diğerlerine oranla altı kat daha fazla intihara başvurduğunu gösteriyor. Serbest bırakılmalarından bir yıl sonra bile intihar riski devam ediyor.

Doğal Kilo Verme
Sevgili Çift Kombinleri
Moda Kıyafet Modelleri
Tesettür Abiyeler
İğne Oyası Modelleri