Hiçbir hayat tek başına yaşanmaz. Sanatçının, biliminsanının hayatı ise doğası gereği sonunda toplumsallaşır ve sembolik değer kazanır. Her ne kadar Özdemir Nutku, hayatını ‘suda ayak izleri’ olarak tanımlasa da yazıya geçen hayat, unutuşun kuyusunda kaybolmaktan kurtulmuş, ortak şuurun kaynaklarından birisi olmuş sayılır. Tiyatro ve kültür adamı Özdemir Nutku, iki cilt ve toplam 1280 sayfa boyunca, 1940-2019 arasında, bilinçle tanıklık ettiği bir dönemi anlatıyor aslında. 1931 İstanbul doğumlu Nutku, ömrünün sonuna kadar kültür ve tiyatro dünyasının aktif bir üyesi olarak yaşamaktan, araştırmaktan, yazmaktan, eleştirmekten, öğrenmekten hiç geri durmamıştır.
İlkokula Isparta’da başlayan, Robert Kolej’de öğrenim gören Nutku, yetişkinlik ve olgunluk dönemini Ankara’da geçirmiştir… Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi’ne intisap ettikten sonra da tiyatroya olan bağlılığı farklı boyutlar kazanacaktır. Ayrıca dil öğrenme merakı, sıradışı kişiliği onun uzun vadede önünü açacaktır hep. Kıyafet balosuna mumya kostümüyle gitmek, atletizme merak sarmak, otomobil tutkusu, müzik grubu kurmak gibi ayrıntılar onun özgür kişiliğinin dışavurumlarıdır. Almanya, Avusturya, Amerika başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesini tiyatro bilgisini geliştirmek için zamanla dolaşan Nutku öğrenme, araştırma, gözlemde bulunma tutkusunu hiç yitirmez.
1950’lerde Mavi Hareketi’nin içinde şair olarak görürüz onu. Attilâ İlhan başta olmak üzere pek çok şair ve yazar ile tanışır. Mavi’nin 1955’te sonlanmasının ardından Değişim dergisinin içinde yer alır. Erdal Öz, Metin And, Behçet Necatigil de vardır orada. Cevat Çapan, Talat Halman ile beraber onun da çevirlerine yer verir Değişim. İlhan Berk’ten Haldun Taner’e, Muhsin Ertuğrul’dan Vasfi Rıza Zobu’ya değin nice şahsiyetle dostluklar kurar. Can Yücel vasıtasıyla Hasan Âli Yücel ile tanışır, Tarık Dursun K.’nın marifetiyle Berlin Film Festivali’ni gazeteci sıfatıyla izler. Kendi deyişiyle “Türkiye’de bilim insanı imgesi ile sanatçı imgesinin ayrı ayrı şeylermiş gibi algılanması” yüzünden sık sık problemler yaşar. Çatışmalar yaşar…
Anılar boyunca aşırı yoruma gitmekten imtina eder Özdemir Nutku. Bu haliyle alınmış notlar izlenimi verir çoklukla yazdıkları. Yeri geldiği zaman da eleştirmekten, iğnelemekten geri durmaz. Hayat bazen şaşkınlık ve hayal kırıklıklarıdır onda. 1976’da, Ege Üniversitesi bünyesinde güzel sanatlar fakültesi ve tiyatro bölümü kurma teklifi almasıyla hayatında yeni ve hareketli bir dönem başlamış olur. Yılların birikimi ve sosyal ilişkileri daha da işe yarayacaktır artık. Oyun yazmak, çeviriler yapmak, dersler vermek, konferanslara katılmak, sinema ile ilgilenmek ve durmadan dostlar kazanmak belirgin şiarıdır bundan sonra da. Festivaller vesilesiyle pek çok ülke gezen Ö. Nutku, dünya tiyatrosunda ve sanat âleminde olup bitenleri de yakından izler. Bununla yetinmez, hep yazar.
“Kendimi bir şanslı insan olarak gördüm” diyen bir hayat Özdemir Nutku’nunki. İyi bir eğitim yanında özgürce yaşanmış hayatı, konformizme kapılmadan, kültüre ve sanata adamak az şey değil.