Yunus Emre Enstitüsü, Türk kültürünü dünyaya tanıtmak hedefiyle önemli projeleri hayata geçiriyor. Öğrendiğim kadarıyla bu hedef doğrultusunda birincil önceliğiniz, Türkçeyi daha yaygın bir dil haline getirmek…
– Öncelikle şunun altını çizmek isterim, kültür dediğimiz şey medeniyetten farklı. Kültür, bizim örf dediğimiz şeydir.
Yani…
– Yani nasıl oturup kalktığınız, mutfak kültürünüz, yemek tarzınız, konuşmanız, sevgi ve hüznü ifade ediş şekliniz, hepsi kültürü oluşturur. Kültür dediğimiz şeyi biz “bir işi yapış şekli” olarak tanımlıyoruz. Anadolu’yu çevreleyen coğrafyada da Türk kültürünün önemli bir etkisi var.
Anadolu tek bir kültür değil, tam anlamıyla bir kültür mozaiği ama…
– Tabii ki… Bu çok kültürlülük asırlar öncesine dayanıyor. Onun için 2021’in hem Yunus Emre, hem Hacı Bektaş-ı Veli hem de Ahi Evran yılı ilan edilmesi çok kıymetli. Onlar bu toprakların mayası…
SINIRIN ÖTESİNDE İNSANLAR TÜRKÇE ÖĞRENMEK İSTİYOR
Öyle diyorsunuz ama birlik ruhuna gölge düşürmek isteyen çok…
– Bunlar geçici bence… PKK saldırıları vesaire, son direnişler… Niye ayrışma olsun? Bakın Mardin’e, çok güzel bir renklilik görürsünüz. Hatay’da keza öyle… Ve sınırın ötesinde de insanlar Türkçe öğrenmek, Türkiye’yle birlikte hareket etmek istiyor ama bütün bu güzelliğin karşısında terör var.
Siz de halkın böyle bir talebi olduğu için mi kalkıp Suriye-Azez’e gittiniz?
– Türkiye, 9 yıldır savaş ve çatışmaların sürdüğü Suriye’de terörden arındırılmış bölge oluşturdu. Terörden arındırmak sadece silahtan arındırmak demek değil ama… Bunun için Azez’de Türk Kültür Merkezimiz vasıtasıyla dil öğretimi, sanat eğitimi, atölye çalışmaları ve edebiyatla insanlara destek olmaya gayret ediyoruz. Hedefimiz orada 10 bin Türkçe eğitmeni yetiştirmek.
TÜRKÇE, DÜNYA SIRALAMASINDA BEŞİNCİ
Pandemi sizin kursları etkilemedi mi? Katılım düşmedi mi?
– Enstitümüz salgınla beraber tüm faaliyetlerini dijital ortama taşıdı. Türkçe eğitimi de dahil. Pandemiye rağmen ücretsiz Türkçe kurslarımız aksamadı. 2020’nin son 9 ayında, bu kurslar sayesinde 30 bini aşkın insan, 2 kur halinde Türkçe öğrendi.
Hâlâ ilgi var diyorsunuz yani…
– Tabii ki… Hatta şöyle söyleyeyim, Türkçe, 2020 sonuçlarına göre dünyada öğrenilen yabancı diller arasında beşinci sırada. Amerika’dan Uzakdoğu’ya dünyanın her yerinde Türkçe öğrenmeye büyük talep var. Bu talebi karşılamak için kültür merkezimizin olmadığı ülkelere dahi dijital ortamdan ulaşmaya çalışıyoruz. Kurslarımıza müracaatlar gün geçtikçe artıyor.
BİZDEKİ CAN FELSEFESİ BAŞKA COĞRAFYADA YOK
Birlik ruhu da gün geçtikçe yayılıyor mu peki?
– Yunus Emre “Gelin tanış olalım” demiş. Tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim…
Genellikle uluslararası ilişkilerde şu beklenti vardır; “başkaları bizi sevsin…”
Ama bu yetmez, sizin de sevmeniz lazım. Diğerinin kıymetini bilmelisiniz. Zaten bu topraklarda yetişen herkeste bu özellik var. Etnik kimliği, dini aidiyeti ne olursa olsun… Yunus’ta da görüyoruz ya hani “can felsefesi”, işte Anadolu’da “can” fikri çok önemli.
Enstitünün yurtdışındaki ilk merkezi nerede açılmıştı?
– 2009’da Bosna-Hersek’te… Şimdi Suriye’den Amerika’ya çok sayıda ülkede ve beş kıtadayız. Pekin’de de nisan ayında resmi olarak açacağız merkezimizi mesela. Olağanüstü bir zenginlik bu…
Farklı coğrafyalarda yaşadığınız zorluklar da farklı oluyordur muhtemelen…
– Elbette. Farklı coğrafyalarda Anadolu’ya ve Türklere dair farklı algılar var. Avrupa’da olumsuz bir algı söz konusu mesela… O önyargı ile mücadele etmemiz gerekiyor. Hâlâ “Türk geleneği” dediğimizde “Aaa döner mi getireceksiniz?” diye soran çıkıyor. Oysa Japonya’da kapılar ardına kadar açık. Orada olumsuz bir algımız yok. Geçen sene Tokyo Belediyesi’nden oranın birkaç günlüğüne bize tahsis edilmesini istedik, hemen kabul ettiler. Bir hafta boyunca milyonlarca insana tiyatrosundan operasına çok farklı etkinlikler sunma imkanı bulduk. Ama Almanya’da, Fransa’da böyle bir imkan yok. Yok derken, çok beklemek, sabırla, inat ve ısrarla devam etmek gerekiyor.
Oralarda engellemelerle mi karşılaşıyorsunuz yani?
– Engelleme demeyeyim de… Mesela Almanya’da Türkçe öğrenmek isteyen 1 milyon genç var. Biz malzemelerimizi götürüyoruz, “sınavlarımızı yapalım” diyoruz, hep bekletiyorlar.
İTALYA KORONA YÜZÜNDEN KAPANINCA BİZE 400 KİŞİ BİRDEN BAŞVURDU
Bu tür önyargı ve engellemeler, Türkçe öğrenmek isteyenlerin şevkini kırmıyor mu?
– Hayır. Aslında 2020’de devletlerin baskısı biraz azaldı. Hatta salgın döneminde Türkçe öğrenmek isteyenlerin sayısı arttı bile. Fransa, Avusturya ve Almanya’da online derslere başladık. Bizi tetikleyen de ilk İtalya oldu hatta…
Koronanın Avrupa merkezi yani!
– Evet, şaşırtıcı değil mi? Normalde Roma’daki merkezimizde Türkçe öğrenenlerin sayısı 40-50 kişiydi. Pandemi nedeniyle ilk kapanma orada olunca dedik ki “Ücretsiz olarak Türkçe kursları başlatacağız.” İlana çıktık. 400 kişi falan başvurdu.Geçen yıl mart-nisan aylarında, ülkenin en zor döneminde hem de… Onları 20’şer kişilik sınıflara ayırdık. Haftada altı saat online ders verdik. Şu anda dünya üzerinde 40 bin kişi bu şekilde Türkçe öğreniyor.
“MÜZİK SUSMASIN” PROJEMİZ SAYESİNDE 31 BİN MÜZİSYENE DESTEK SAĞLANDI
Türk kültürünü daha doğru şekilde tanıtmak için hazırladığınız 2021 Türk Kültür Ajandası’nın teması Türk musikisiymiş. Enstitü olarak müziğe de çok önem veriyorsunuz.
– Çünkü müzik sayesinde kültür hızlı şekilde farklı coğrafyalara taşınabiliyor. Biz de Türk müziğinin tarihini, enstrümanlarını, bestecilerini dünyaya tanıtarak, Türk kültürünü yurtdışına taşımış oluyoruz.
Bu nedenle mi geçen yıl Kültür Bakanlığı ile işbirliği yapıp “Müzik Susmasın” adlı projeyi hayata geçirdiniz?
– Biliyorsunuz, pandemi nedeniyle Türkiye’deki müzisyenler çok zor durumda kaldı. Bakanlık onlara yardımda bulunmak istiyor ama nasıl yapacağını bilmiyordu. Biz de “Müzik Susmasın” adında bir web sitesi oluşturduk. Sanatçılar oraya 2’şer dakikalık videolarını yükledi. Bu yolla 31 bin kişi tespit edildi. Bakanlık bizim üzerimizden onlara dört ay boyunca ayda 1000 lira ödüyor. Bundan mutluluk duyuyoruz çünkü az da olsa insanlara yardım eli uzanmasına vesile olduk.
TÜRK DİZİLERİNİN GETİRİSİ: LATİN AMERİKA TÜRKÇE ÖĞRENİYOR
En yoğun talep nereden geliyor?
– Latin Amerika’dan… Şu an sayı 5 bine ulaştı. Üstelik orada merkezimiz yok, hiç gitmedik bile… Geçenlerde Buenos Aires’ten konsolos bey aradı, 850 kişi daha müracaat etmiş.
Bence bunda Türk dizilerinin de etkisi vardır.
– Tabii tabii. Zaten kültür dediğimiz şey hepsi… Biz kendi içimizde siyaset odaklı yaşamaya o kadar çok alışmışız ki, farklı kültürlerle karşılaşınca bile belirleyici yine siyaset oluyor. Oysa kültür siyasetin dışındadır.
Bakın mesela Türkiye’de de siyasi fikirleri ayrı insanlar oturup aynı yemekleri yiyorlar. Sen ne kadar “Ben senden farklıyım” desen de değilsin. Bu kültürdür. Dolayısıyla yurtdışında Türk sineması, Türkiye’ye dair söylemler hatta tanışılan bir Türk, bize dair algıya etki edebiliyor. Bu coğrafyada yetişen insanların dünyaya sunabileceği farklı bir perspektif var. Yeter ki bu özgüveni gösterelim.
KORELİ KURSİYER, AHMET ÜMİT’İN KİTAPLARINI KENDİ DİLİNE ÇEVİRİYOR
Biraz da yaz okullarınızdan söz edelim mi? Türk kültürünü yaymaya onlar ne derece katkı sağlıyor?
– 10 yıl içinde hakikaten çok güzel işler yaptık. Tematik yaz okullarımız da onlar arasında… Mesela Türk sineması yaz okulu. Bir Amerikalı da bir Hollandalı da bir Malezyalı da Türkiye’ye geliyor, bir ay boyunca Türk sinemasını öğreniyor. Aynı şekilde bilim yaz okulu yaptık. Arkeoloji yaz okulumuz başarılı oldu.
Türk edebiyatı yaz okulumuz var. Orada Ahmet Ümit de ders verdi, ne bileyim Beşir Ayvazoğlu da… Hatta Koreli bir arkadaşımız, Ahmet Ümit’in kitaplarını diline çevirecek, böyle bir tanışıklık sağladık. Özetle; “Amaç bağ kurmak” sözümüz afaki değil, gayet somut.
Bu kurslara başvururken, herhangi bir yaş sınırlaması var mı?
– Üniversite seviyesi… 18 yaş üstü yani.
Türkçe bilmek şart mı peki?
– Türkçe bilmek sadece Türk dili ve edebiyatı eğitiminde gerekli. Diğer dersler hocalarımız tarafından İngilizce olarak veriliyor.
“YUNUS EMRE FELSEFESİ VE ŞİİRLERİ BEŞ YABANCI DİLE ÇEVRİLİYOR”
2021 Türkçe yılı ilan edildi. Bu da demek oluyor ki daha fazla etkinlik düzenleyeceksiniz, size daha fazla iş düşecek. Bu yıl için ne gibi planlarınız var?
– Bir akademik grup var, onlar Yunus Emre’nin felsefesini ve şiirlerini günümüz Türkçesine çeviriyor. Onlar da daha sonra beş yabancı dile çevrilecek. Yunus’un Anadolu’nun mayası olduğunu dünyaya anlatabilmek için kısa hikayelerden tutun da kısa filme 700 faaliyet belirledik. Bu faaliyetlerle birçok coğrafyaya uzanacağız. Temel hareket noktamız, Yunus Emre’nin 700 yıl önce sorduğu “Ben kimim?” sorusunu gündeme getirmek.